Merhaba — bugün sizlerle “Ashabü’l-Feraiz” kavramını, hem akademik bir merak hem de sade bir dil ile ele almak istiyorum. Amacım; bu terimin ne anlama geldiğini, kimleri kapsadığını ve neden önem taşıdığını hem fıkıh perspektifiyle hem de tarihsel ve hukukî çerçevede anlaşılır biçimde aktarmak.
Ashabü’l-Feraiz Nedir?
“Ashabü’l-Feraiz” ifadesi, Arapça kökenli bir terimden gelir: “ferâiz” — “belirlenmiş paylar / hisseler” anlamına gelen “farîza”nın çoğuludur. ([TDV İslâm Ansiklopedisi][1]) İslâm miras hukukunda, bir kimse vefat ettiğinde mal varlığının (tereke) nasıl paylaştırılacağı konusunda kurallara yer verilmiştir. Bu kurallardan ilki, mirastan “belirli pay sahibi” olanların (yani hisse oranları önceden tespit edilmiş mirasçıların) hakkını tanımaktır — işte bu gruba “Ashabü’l-Feraiz” denir. ([İnsan ve İslam][2])
Yani Ashabü’l-Feraiz, mirasçılıkta “ne alacağı önceden belirlenmiş olan” özel bir grup mirasçıyı tanımlar. Bu paylar, Kur’an ayetleri, sünnet ve daha sonra gelen İslam hukukçularının icma ve içtihatları ile belirlenmiştir. ([TDV İslâm Ansiklopedisi][1])
Kimler Ashabü’l-Feraiz’e Dahildir?
Klasik fıkıh metinlerine göre Ashabü’l-Feraiz grubuna giren mirasçılar genelde on bir ana gruba ayrılır. ([ilmedin.com][3]) Bu gruptakiler ve bazı özel durumlarda sahip oldukları paylar şunlardır:
Eş (koca ya da karı) — eğer ölenin çocukları varsa, eşin payı sabittir; çocuk yoksa pay artsabilir. ([İslam ve İhsan][4])
Anne ve baba — belirli koşullara göre mirastan hisse alırlar. ([TDV İslâm Ansiklopedisi][5])
Dede (özellikle “sahih dede”, yani arada kadın girmeyen baba tarafı dedeler) — baba yoksa dede, onun yerine geçebilir. ([TDV İslâm Ansiklopedisi][5])
Kız evlat ya da birden fazla kız evlat — oğul yoksa kızların payları önceden belirlenmiştir. ([İslam ve İhsan][4])
Oğlun kızı (eğer öz kız yoksa, torun kızı bazı şartlarda mirasçı olabilir) ([İslam ve İhsan][4])
Kız kardeşler (ana‑baba bir kız kardeş ya da baba bir kız kardeş) — belirli durumlarda mirasa dahil olurlar. ([kimdir360.com.tr][6])
Nine (anne ya da baba tarafından büyükanne) — bazı özel durumlarda mirasçı olabilir. ([TDV İslâm Ansiklopedisi][5])
Yeri gelmişken belirtelim: Ashabü’l-Feraiz mirasçılarından paylarını aldıktan sonra, mirasın kalan kısmı (artık pay) “asabe” grubuna — yani asıl varislerin bir başka kategorisine — kalır. Eğer asabe grubundan kimse yoksa ve özel durum yoksa, miras bazen daha uzak akrabalara (zevi’l-erhâm) geçebilir ya da farklı yorumlara göre devlete (beytülmal) intikal edebilir. ([İnsan ve İslam][2])
Bilimsel Açıdan: Ashabü’l-Feraiz’in Hukukî Temeli
Mirasın kime nasıl geçeceği, insanlar arası adalet, toplumsal sorumluluk ve aile bağlarının korunması gibi önemli meselelerle ilgilidir. Bu anlamda Ashabü’l-Feraiz, sadece bir hukukî kural değil, aynı zamanda sosyal düzeni gözeten bir sistemin parçasıdır.
Temel kaynaklardan biri olan Kur’an-ı Kerîm, mirasçıların ve payların belirlenmesini emretmektedir; örneğin, erkek çocuk ile kız çocuğun paylaşım oranları, anne‑baba ve eşin payları burada zikredilmiştir. ([ihya.org][7])
Daha sonra gelen âlimlerin içtihat ve icmalarıyla (hukukî uzlaşılarla) mirasçılar kategorize edilmiş, “farîza” prensibi somutlaştırılmıştır. Bu sayede kurallar hem sabit hem uyumlu bir sistem oluşturmuştur. ([TDV İslâm Ansiklopedisi][1])
Bu sistem, miras bırakanın iradesi, fidye, vasiyet gibi değişkenlerle sınırlanmış; yani paylar önceden belirlenmiş, bu payların üzerinde tasarruflara sınırlama getirilmiştir. Bu da toplumsal adaletin ve aile bağlarının korunması hedefinin bir parçasıdır. ([İnsan ve İslam][2])
Neden Önemli? Günümüz İçin Ne İfade Ediyor?
Ashabü’l-Feraiz’in önemi sadece hukukî bir ayrım olmasından değil, aynı zamanda sosyal ve etik bir çerçeve çizmesinden gelir. Mirasın paylaşımı birçok insan için hassas bir konudur; bu nedenle önceden belirlenmiş paylar, hem hakkaniyeti hem de aile içi sorumluluğu gözetir.
Ayrıca, bu sistem — kadının, erkeğin, çocukların, anne‑babanın, kardeşlerin konumunu — hem miras hakkı hem de ailedeki sorumluluk açısından dengelemeye çalışır. Bu denge, toplumsal stabiliteyi ve adaleti destekler.
Hâlâ birçok toplumda “miras”, velayet, bakım, hak ve sorumluluk gibi kavramlarla iç içedir. Dolayısıyla Ashabü’l-Feraiz gibi klasik kurallar, modern miras hukukuna ilham verebilecek, üzerine tartışılıp yeniden değerlendirilebilecek bir birikim oluşturur.
Sonuç ve Açık Uçlu Sorular
Ashabü’l-Feraiz, İslâm miras hukukunda “kim, ne pay alır” sorusuna netlik getiren, hem hukukî hem toplumsal düzeni gözeten bir çerçevedir. Bu yapı, hem Kur’ân’a hem sünnete hem de hukukî içtihada dayanır.
Peki — günümüzde değişen aile yapıları, modern hukuk düzeni, farklı eşitlik anlayışları dikkate alındığında — Ashabü’l-Feraiz hangi açılardan yeniden yorumlanabilir? Eski metinlerde sabit sayılan paylar, çağdaş toplumsal adalet anlayışı ile nasıl uyumlu hâle getirilebilir?
Bu sorular, bizim miras, eşitlik, adalet ve toplumsal sorumluluk gibi kavramlara nasıl yaklaştığımızı yeniden düşünmek için bir kapı aralıyor.
Ek Okuma Önerisi
Klasik fıkıh kitaplarında “İlmü’l‑Ferâiz” başlığı altında ele alınan miras hukuku metinleri, konuyu daha derinlemesine incelemek isteyenler için iyi bir başlangıç olabilir. Ayrıca fıkıh yorumlarındaki farklı mezhep yaklaşımlarını görmek de — sistemin esnekliği ya da katılığı hakkında — ufuk açıcı olabilir.
[1]: “FERÂİZ – TDV İslâm Ansiklopedisi”
[2]: “İslam Miras Hukuku (Feraiz) Özet Tablo”
[3]: “Ashâbu’l-Ferâiz – ilmedin.com”
[4]: “Ashabü’l-Feraiz ve Payları – İslam ve İhsan”
[5]: “ASHÂBÜ’l-FERÂİZ – TDV İslâm Ansiklopedisi”
[6]: “Ashabı Feraiz kimdir?”
[7]: “Ashâbu’l-Ferâiz. – MÎRÂS | ihya.org”